7 Kasım 2014 Cuma
Alüminyumun Doğada Bulunuşu
Alüminyumun Doğada bulunuşu:
Yerkabuğunda bol miktarda (%7,5-8,1) bulunmasına rağmen serbest halde çok nadir bulunur ve bu nedenle bir zamanlar altından bile daha kıymetli görülmüştür. Alüminyumun ticari olarak üretiminin tarihi 100 yıldan biraz fazladır.
Alüminyum ilk keşfedildiği yıllarda cevherinden ayrıştırılması çok zor olan bir metal idi. Alüminyum rafine edilmesi en zor metallerden biridir. Bunun nedeni, çok hızlı oksitlenmesi, oluşan bu oksit tabakasının çok kararlı oluşu ve demirdeki pasın aksine yüzeyden sıyrılmayışıdır.
Alüminyumun hurdalardan geri kazanımı, günümüz alüminyum endüstrisinin önemli bir bileşeni haline gelmiştir. Geri kazanım işlemi, metalin basitçe tekrar eritilmesi esasına dayanır, ki bu yöntem metalin cevherinden üretimine nazaran çok daha ekonomiktir. Alüminyum rafinasyonu çok yüksek miktarlarda elektrik enerjisi gerektirir, buna karşılık geri kazanım işlemi, üretiminde kulanılan enerjinin %5'ini harcar. Geri kazanım işlemi 1900'lü yılların başlarından beri uygulanmakta olup yeni değildir. 1960'lı yılların sonlarına kadar düşük profilli bir faaliyet olarak devam eden geri kazanım olgusu, bu tarihte içecek kutularının alüminyumdan yapılmaya başlanması ile gündeme daha yoğun şekilde gelmiştir. Diğer geri döndürülen alüminyum kaynakları arasında otomobil parçaları, pencere ve kapılar, cihazlar ve konteynerler sayılabilir.
Alüminyum reaktif bir metal olup cevherinden (alüminyum oksit, Al2O3) kazanımı çok zordur. Örneğin, karbonla doğrudan redüksiyonu, alüminyum oksitin ergime sıcaklığı yaklaşık 2000 °C olduğundan ekonomik olmaktan uzaktır. Dolayısıyla, alüminyum elektroliz yöntemiyle kazanılır. Bu yöntemde alüminyum oksit, ergimiş kriyolit içinde çözündürülür ve daha sonra saf metale redüklenir. Bu yöntemde redüksiyon hücrelerinin çalışma sıcaklığı 950-980 °C civarındadır. Kriyolit, Grönland adasında bulunan doğal bir mineraldir fakat alüminyum üretimi için sentetik olarak yapılır. Kriyolit, alüminyum ve sodyumun florürlerinin bir karışımı olup formülü Na3AlF6 şeklindedir. Alüminyum oksit (beyaz toz), yaklaşık %30-40 demir içerdiği için kırmızı renkli olan boksitin rafinasyonu ile üretilir. Bu işlemin adı Bayer işlemidir ve daha önceleri kullanılmakta olan Deville işlemininyerini almıştır.
Wöhler işleminin yerini alan elektroliz yönteminde her iki elektrot da karbondan yapılmıştır. Cevher bir kez ergimiş hale geldikten sonra iyonlar serbestçe dolaşmaya başlarlar. Negatif elektrotta (katot) gerçekleşen reaksiyon:
Al3+ + 3e- → Al
olup alüminyum iyonunun elektron alarak redüklendiğini gösterir. Alüminyum metali daha sonra hücrenin tabanına sıvı halde çöker ve buradan sifonlanarak dışarı alınır.
Öte yandan, pozitif elektrotta (anot) oksijen gazı oluşur:
2O2- → O2 + 4e-
Anot karbonu bu oksijen ile oksitlenerek tükenir ve dolayısıyla düzenli aralıklarla yenilenmesi gerekir:
O2 + C → CO2
Katotlar elektroliz işlemi sırasında, anotların tersine, tükenmezler çünkü katotta oksijen çıkışı olmaz. Katodun karbonu, hücre içinde sıvı alüminyum ile örtülmüş olduğu için korunmalıdır. Öte yandan katotlar, elektrokimyasal işlemler gereği erozyona uğrarlar. Elektrolizde uygulanan akıma bağlı olarak, hücelerin 5-10 yılda bir tümüyle yenilenmesi gerekir.
Hall-Héroult işlemiyle alüminyum elektrolizi çok fazla elektrik enerjisi tüketirse de, alternatif yöntemler gerek ekonomik gerekse ekolojik olarak uygulanabilirlikten uzaktırlar. Dünya genelinde, ortalama spesifik enerji tüketimi, kg Al başına yaklaşık 15±0.5 kilowatt saat dir (52-56 MJ/kg). Modern tesislerde bu rakam yaklaşık 12.8 kW·h/kg (46.1 MJ/kg) civarındadır. Redüksiyon hattının taşıdığı elektrik akımı, eski teknolojilerde 100-200 kA iken bu değer, modern tesislerde 350 kA'e kadar çıkmış olup 500 kA'lik hücrelerde deneme çalışmaları yapıldığı bilinmektedir.
Alüminyum üretim maliyetinin %20-40'ını, tesisin bulunduğu yere göre değişmek üzere, elektrik enerjisi oluşturmaktadır. Bu nedenle alüminyum üreticisi işletmeler, Güney Afrika,Yeni Zelanda'nın Güney Adası, Avustralya, Çin, Orta Doğu, Rusya, İzlanda, Kanada'da Quebec gibi elektrik enerjisinin bol ve ucuz olduğu bölgelere yakın olmak eğilimindedirler.
Çin 2004 itibarıyla, alüminyum üretiminde dünya lideridir.
Mikro metre ölcü aleti - Metrik uzunluk
Mikrometre
Mikrometre ya da mikron (İngilizce: micrometer, micrometre veya micron),
Milimetrenin binde birine (1/1000 mm, 10^-3 mm), metrenin milyonda birine
(1/1000000 m, 10^-6 m) eşit uzunluk birimi. µm sembolü ile gösterilir.
Metrik
uzunluk ölçüleri (küçükten büyüğe)
Nanometre <<< Mikrometre <<< Milimetre < Santimetre < Desimetre < Metre < Dekametre < Hektometre < Kilometre
Uluslararası
Ölçüm Sistemi'ne göre metre'nin katları
Katı
|
Adı
|
Sembol
|
Katı
|
Adı
|
Sembol
|
|
100
|
metre
|
m
|
||||
101
|
dekametre
|
dam
|
10–1
|
desimetre
|
dm
|
|
102
|
hectometre
|
hm
|
10–2
|
santimetre
|
cm
|
|
103
|
kilometre
|
km
|
10–3
|
milimetre
|
mm
|
|
106
|
megametre
|
Mm
|
10–6
|
mikrometre
|
µm
|
|
109
|
gigametre
|
Gm
|
10–9
|
nanometre
|
nm
|
|
1012
|
terametre
|
Tm
|
10–12
|
pikometre
|
pm
|
|
1015
|
petametre
|
Pm
|
10–15
|
femtometre
|
fm
|
|
1018
|
egzametre
|
Em
|
10–18
|
attometre
|
am
|
|
1021
|
zettametre
|
Zm
|
10–21
|
zeptometre
|
zm
|
|
1024
|
yottametre
|
Ym
|
10–24
|
yoktometre
|
ym
|
Mikrometre
|
|||
1
|
1×10−6
|
1×10−3
|
1×10−2
|
-
|
milyonda bir
|
binde bir
|
yüzde bir
|
Metal ambalajların geri kazanımı
Teneke (kalay) ve alüminyum, ambalajlarda yaygın olarak
kullanılmaktadır. Bu metallerin kullanıldıktan sonra atık
olarak
değerlendirilmesi hem çevre kirliliğine neden olmakta hem
doğal
kaynakların tükenmesine neden olmaktadır. Geri kazanımla
oluşan çevre
kirliliğinin önlenmesinin yanında hammadde, enerji ve su
gibi doğal
kaynaklar daha az tüketilir.
Teneke (kalay) ve alüminyumun ambalaj malzemesi olarak
kullanılması yaygındır ve eskilere
dayanmaktadır. Bu metallerin kullanıldıktan sonra atık
olarak değerlendirilmesi hem çevre
kirliliğine neden olmakta hem de doğal kaynakların
tükenmesine neden olmaktadır. Geri
kazanımla oluşan çevre kirliliğinin önlenmesinin yanında
hammadde, enerji ve doğal
kaynaklar daha az tüketilir.
Teneke ve alüminyum kullanımı
Sebze ve meyvelerde teneke ambalaj kullanımı yaygındır.
Fakat, şişe kapakları, kavanoz
kapakları ve içecek kaplarının iç ve taban kısımları
kalaylanmış çelikten üretilmektedir. Bu
çeliğin, silindirle düzleştirilerek 1.5 ile 5 milimetre
kalınlığa getirilmesi ile sağlanır. Her metre
kare çelik levha için 2 gram kalay ilave edilerek kalay
kaplama elde edilir. Kalay kaplama
konteynerler içinde şekillendirildikten sonra, çoğu kapların
içi korozyonu önlemek ve ürünün
tadında negatif etki oluşmasını engellemek için boyanır.
1810 yılında Peter Durand ilk kez
yiyecekleri teneke kaplar içinde ısıtarak sterilize
etmiştir. Bu olay endüstriyel üretimde
yiyecek maddelerinde teneke kapların kullanımında büyük bir
imkan sağlamıştır.
1813/14'lü yıllarda İngiliz Ordusu tarafından kapsamlı bir
testle teneke ambalajlarda etler
üretilmiştir. Teneke
kutularda ambalajlanmış
ürünler 1830'lu yıllarda
görülmeye başlamıştır ve
uzun süre teneke pahalı bir
ambalaj olarak
düşünülmüştür. İlk teneke
içecek kutuları Amerika'da
1935 yılında geliştirilmiştir.
Ambalaj üretiminde yaygın
olarak kullanılan
metallerden biri de
alüminyumdur. Alüminyum
bir kimyasal element
olmasına rağmen, saf hali
doğada bulunmamaktadır.
Bu hafif metal, 19.
yüzyıldan beri sadece
ekonomik olarak ve
endüstriyel derecede
iyileştirilebilmektedir.
Alüminyum folyolar ilk kez
1911 yılında üretilmiştir. Çikolata üreticileri bundan ilk
faydalanan endüstrilerden biridir. Alüminyum tüpler 1919
yılında kullanılmış ve ilk şişe kapakları 1924 yılında
üretilmiştir. Alüminyum içecek kapları
1952'de marketlerde bulunmaya başlamış ve bunu 1955 yılında
sprey kutuları izlemiştir.
Alüminyumun diğer maddelerle kombine edildiği kompozitler
ise 1960'lı yılların başında
kullanılmıştır. Günümüzde alüminyum, çikolata sarma folyosu,
tüpler, servis tabağı, sprey
kutusu, şişe üzerindeki etiketler ve şişe kapaklarında
kullanılmaktadır.
kaynak: metal ablarları
Kumpas nedir Standart kumpas
Kumpas
Kumpas,
hassas ölçüm aletidir.
Ölçüm hassasiyetine, ölçüm
şekline göre çeşitleri bulunur. Derinlik
kumpası, delik kumpası vs. gibi çeşitleri vardır ama tümünün
ölçüm sistemleri aynıdır.
Standart
kumpas
İki çenesi arasında kalan
kısmı ölçen, sürgülü bir alettir. Şekli, kabaca boru anahtarını andırır. Bir
sabit cetvel üzerinde gezen hareketli bir parçadan oluşur. Gezen kısmına
verniyer adı verilir. Birçok sektörde kullanılır. Hassasiyeti, yapılan işe göre
değişir.
Site: Alüminyum döküm
İş güvenliği - İş güvenliğinin önemi - İş sağlığı ve güvenliği
İş güvenliği
İşçilerin iş kazalarına uğramalarını
önlemek amacı ile güvenli çalışma ortamını oluşturmak için alınması gereken
tedbirler dizisine “İş Güvenliği” denir.[1]
İşçi sağlığı bilimi; Tüm mesleklerde
çalışanların sağlıklarını sosyal, psikolojik ve fiziksel olarak en üst seviyede
tutmak, çalışma şartlarını ve üretim araçlarını sağlığa uygun hale getirmek,
çalışanları zararlı etkilerden koruyarak işin ve işçinin birbirine uyumunu
sağlamak üzere kurulmuş bir tıp dalıdır.
İş güvenliğinin önemi
Hızlı sanayileşme ve
teknolojik gelişmeler ile doğru orantılı olarak özellikle iş yerlerinde çalışan
kişilerin güvenliği ile ilgili bazı sorunlar da açığa çıkmıştır. Bu sebeple bir
takım önlemleri önceden alarak iş yerlerini güvenli hale getirmek gerekmekte
olduğundan iş güvenliği oldukça önem kazanmıştır.
İş sağlığı
ve güvenliği nedir
İş sağlığı ve güvenliği; işin yapılması
sırasında iş yerindeki fiziki çevre şartları sebebiyle işçilerin maruz
kaldıkları sağlık sorunları ve mesleki risklerin ortadan kaldırılması veya
azaltılması ile ilgilenen bilim dalıdır. Bir kuruluşun gerçekleştirdiği
faaliyetlerden etkilenen tüm insanların (çalışanların, geçici işçilerin, alt
yüklenici çalışanlarının, ziyaretçilerin, müşterilerin ve işyerindeki herhangi
bir kişinin) sağlığına ve güvenliğine etki eden faktörleri ve koşulları
inceleyen bilim dalı olarak tanımlanmaktadır.[2]
1. İşyerlerinde işin
yürütülmesi ile ilgili olarak oluşan tehlikelerden, sağlığa zarar verebilecek
şartlardan korunmak ve daha insanî bir iş ortamı meydana getirmek için yapılan
metotlu çalışmalar.
2. Genel anlamda, hem
çalışanları korumayı (İş Güvenliği), hem de bütün işletmenin ve üretimin
güvenliğini, yani etraftakilerin ve çevrenin korunmasını esas alan tedbirlerin
bütünüdür.
3. İşyerinde çalışan
işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamayı, bir başka ifadeyle, işyerinde
doğabilecek, iş kazası ve meslek hastalıkları gibi her türlü riske karşı
gerekli tedbirleri almayı, bu husustaki şartları yerine getirmeyi, bu hedefleri
yerine getirmeye yardımcı olabilecek araç-gereçlerin noksansız bulundurulmasını
öngören, genelde bunların uygulanmasından işverenin sorumlu tutulduğu ve/fakat
işçilerin de, öngörülen tedbirlerle ilgi olarak usul ve şartlara uymalarını
isteyen bir kavramdır.
İş Güvenliği İş verenin görevleri
İş Güvenliği Devletin görevleri
Kanunî Dayanak: İşçileri iş kazaları ve
meslek hastalıklarından korumaya yönelik önlemleri almak ve onları bu konuda
bilgilendirmek, İş Sağlığı ve Güvenliğinin temelini oluşturmaktadır. 4857
Sayılı İş Kanunu’nun Beşinci Bölüm’ü (m.77-89) İş Sağlığı ve Güvenliği’ne
ayrılmıştır. Bu bölümde; iş sağlığı ve güvenliği konusunda işçilerin ve
işverenlerin yükümlülükleri, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğine aykırı bir
durumun tespiti halinde işyerinin kapatılması veya işin durdurulması, iş
sağlığı ve güvenliğinin işyeri seviyesinde örgütlenmesi (iş sağlığı ve
güvenliği kurulu, işyeri sağlık birimleri ve işyeri hekimi, iş güvenliği ile
görevli mühendis veya teknik elemanlar, sağlık ve güvenlik işçi temsilcisi),
çalışma hayatında kadın ve çocuk işçilerin korunmasına yönelik hükümler
düzenlenmektedir.
site: Alüminyum döküm
Alüminyumun tarihcesi
Tarihçe
Eski Yunanlılar ve Romalılar, alüminyum(æljʊˈmɪniəm)un tuzlarını, boyaların renklerini sabitleştirmede ve kan durdurucu olarak kullanmışlardır. Alum günümüz tıbbında hala kan durdurucu ve damar büzücü olarak kullanılmaktadır.
Friedrich Wöhler'in, alüminyumu, 1827'de, susuz alüminyum klorürü potasyum ile karıştırarak ayrıştıran ilk kişi olduğu bilinirse de metal, o tarihten iki sene kadar önce, Danimarkalı bir fizikçi ve kimyacı olan Hans Christian Øersted tarafından saf olmayan bir formda üretilmiştir. Dolayısıyla almanaklarda ve kimya literatüründe Øersted'in adı alüminyumu bulan kişi olarak geçer [1]. Fransız Henri Saint-Claire Deville, 1846'da, Wöhler'in metodunu, daha pahalı olan potasyum yerine sodyumkullanarak geliştirmiştir.
Amerikalı Charles Martin Hall 1886'da, alüminyumun elektrolitik bir işlemle eldesine ilişkin bir patent başvurusunda (patent no: 400655) bulunmuş, aynı yıl, Hall'un bu buluşundan tamamen habersiz olmak üzere Fransız Paul Héroult da aynı tekniğiAvrupa'da geliştirmiştir. Bu nedenle iki bilim adamının adı verilen Hall-Heroult işlemi, günümüzde alüminyumun cevherinden eldesinde bütün dünyada kullanılan temel yöntemdir.
ABD'deki Washington anıtının zirvesinin yapımında alüminyum kullanılması kararlaştırılmış ve o tarihte alüminyumun yaklaşık 30 gramının maliyeti bu projede çalışan bir işçinin yevmiyesinin iki katına eşdeğer olmuştur [2].
Adolf Hitler'in yönetime gelişinden hemen sonraki yıllarda Almanya, alüminyum üretiminde dünya lideri olmuştur. Ancak1942'de, ABD'de yeni hidroelektrik santral projelerinin (örneğin, Grand Coulee Barajı) devreye alınması, ABD'ye Nazi Almanya'sının başedemeyeceği bir üstünlük vermiştir. Bu üstünlük, dört yıl içinde 60 bin savaş uçağı yapmaya yetecek kadar alüminyum üretimi şeklinde ortaya çıkmıştır
Site: Alüminyum döküm
Alüminyum nedir özellikleri
Alüminyum (veya aluminyum,
Simgesi Al). Gümüş renkte
sünek bir metaldir. Atom
numarası 13 tür.
Doğada genellikleboksit cevheri halinde bulunur ve oksidasyona karşı
üstün direnci ile tanınır. Bu direncin temelinde pasivasyon özelliği yatar. Endüstrinin pek çok kolunda
milyonlarca farklı ürünün yapımında kullanılmakta olup dünya ekonomisi içinde
çok önemli bir yeri vardır. Alüminyumdan üretilmiş yapısal bileşenler uzay ve
havacılık sanayii için vazgeçilmezdir. Hafiflik ve yüksek dayanım özellikleri
gerektiren taşımacılık ve inşaat sanayiinde geniş kullanım alanı bulur.
Özellikleri
Alüminyum,yumuşak ve hafif
bir metal olup mat gümüşümsü renktedir. Bu renk, havaya maruz kaldığında
üzerinde oluşan ince oksit tabakasından ileri gelir. Alüminyum, zehirleyici ve
manyetik değildir. Kıvılcım çıkarmaz. Saf alüminyumun çekme dayanımı yaklaşık
49 megapascal (MPa) iken alaşımlandırıldığında bu değer 700 MPa'a çıkar.
Yoğunluğu, çeliğin veya bakırın yaklaşık üçte biri kadardır. Kolaylıkla
dövülebilir, makinede işlenebilir ve dökülebilir. Çok üstün korozyon
özelliklerine sahip olması, üzerinde oluşan oksit tabakasının koruyucu
olmasındandır. Elektrik iletkenliği %64,94 IACS'dir (saf Al, 2 °C'de).
Kaynak: Alüminyum
Alüminyumun kullanım alanları
lüminyum kolay soğuyup ısıyı
emen bir metal olması nedeniyle soğutma sanayinde geniş bir yer bulur. Bakırdan
daha ucuz olması ve daha çok bulunması, işlenmesinin kolay olması ve yumuşak
olması nedeniyle birçok sektörde kullanılan bir metaldir.
Alüminyum genel manada soğutucu
yapımında, spot ışıklarda, mutfak gereçleri yapımında, hafiflik esas olan
araçların yapımında (uçak, bisiklet, otomobil motorları, motosikletler vb.)
kullanılır. Bunun yanında sanayide önemli bir madde olan alüminyum günlük
hayatta her zaman karşımıza çıkan bir metaldir.
Adı
üzerine
İngilizce konuşulan ülkelerde, adının hem aluminium hem de aluminum şeklinde yazılması ve uygun tarzda
okunması yaygındır. ABD'de aluminium pek bilinmemekte ve daha çok aluminum kullanılmaktadır. ABD'nin dışındaki diğer ülkelerde
ise durum tam tersine olup aluminium şeklinde yazılış tarzı daha iyi
bilinmektedir. Ancak Kanada'da her
iki yazılış tarzı da yaygındır.
İngilizcenin hakimiyeti
dışındaki ülkelerde ise "ium" şeklindeki yazılış daha yaygındır. Hem Almanca hem de Fransızcada sözcük aluminium şeklindedir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)